RTX NEDiR ? EKRAN KARTINDA GELİNEN SON NOKTA!

Ardı arkası kesilmeyen teknolojik gelişmelerin son zamanlarda ki ilgi odağı hiç şüphesiz bilgisayar kullanıcılarının beğenisine sunulan RTX teknolojisine sahip ekran kartları… Çoğu kullanıcının aklına gelen ilk soru ile başlayalım: RTX nedir tam olarak? ve RTX açılımı nedir?

RTX nedir ? sorusunu anlaşılabilir şekilde açıklamaya çalışayım.

RTX Nedir ?

Açılımı Ray Tracing olan bu kelimeyi Türkçeye çevirecek olursak “Işın İzleme” anlamını elde edeceğiz (X, Nvidia’nın üst düzey ürünlerine eklediği bir simgedir).

Günümüze kadar geliştirilerek gelen grafik kartlarının, grafikleri yani ekranda gördüğümüz görselleri yapay bir şekilde oluştururken kullandığı teknik -tıpkı bir ressamın gerçekte gördüğü bir nesneyi kâğıda çizer gibi çizmesinden ve ardından çizdiği görseli geliştirmesi- diyebiliriz.

Hadi, RTX nedir sorusuna cevap bulmak için kendimizi o ressamın yerine koyup kâğıda bir küp çizelim…

RTX Çalışma Prensibini Anlamak

Düz bir kağıda düzgün bir küp çizebilmenin en temel başlangıcı, düzgün bir kare çizmektir. Çizdiğimiz bu kareyi küpe dönüştürmek için 2 boyutlu düzleme, 3. boyutu eklemenin gerekli olduğunu hepimiz biliyoruz; peki ya bunu nasıl yapıyoruz? Çok basit bir şekilde gerçek hayatta üçüncü boyuttan bakıp görebildiğimiz bu küpü, gördüğümüz hatları ile kâğıda aktararak. Ve işte iki boyutlu bu kâğıt düzleminde üç boyutlu bir cismimiz var.

Burada temel bir 3 boyut modelleme tekniğini kullanmış olduk.

İşte ilk çıkan grafik kartlarının gelişmesi, tıpkı bir ressamın bir cismi çizip ona üçüncü boyutu eklemeyi, üç boyutlu çizdiği cismin ışık altında oluşturduğu gölgeyi, daha sonralarında ise bu çizilen cisme yansıma eklemeyi öğrenmesi gibi gelişti ve günümüze kadar geldi.

Ekran kartlarının Mimari Yapısı

Ekran kartı geliştiricilerinin gelebildiği son noktanın, umarsızca gelişen bu teknoloji dünyasında burası olmadığını düşünüyorduk. 2016 yılında Pascal mimarisi ile üretilen grafik kartı işlemcilerinin yapay zekâya kattığı onca yenilikten sonra, geçtiğimiz 2018 yılının Ağustos ayında Turing mimarisinin tanıtılması ile RTX grafik kartlarına kavuştuk.

            Turing mimarisinin sunduğu gerçek zamanlı ışın izleme özelliği, grafik görüntüleri oluşturulurken yapay zekânın yetenekleriyle de birleşerek, çizim yapılan bu ortamda bir ışık molekülünü taklit edebiliyor olmasıdır.

           Şimdi ise; ışık molekülünü taklit etmenin sonuçlarını anlamak için tekrar ressam örneğine dönelim. Mesela ressamımız bize bir ayna çizsin. Çizdiği bu aynanın, ayna olduğunu anlayabilmemiz için üzerinde başka bir cismin yansımasını görmeliyiz. Doğal olarak ressam önceden çizdiği o cismi farklı bir bakış açısından (ayna yansıması olarak) ikinci kez çizmek zorunda kalır. Gerçek zamanlı ışın izleme özelliği ise ışığı taklit ederek, ressamın çizdiği cismin görüntüsünün farklı açıdan aynaya kendiliğinden yansımasıdır. Ressamın, cismin üzerinde yaptığı her bir değişiklik aynadan yansıyan görüntüde anlık olarak değişmektedir.  Bu sayede tek bir çizimde farklı açılardan gerçek zamanlı olarak yansıyan birçok görüntüyü elde edebiliyoruz.

Kullanıcılar Ne Düşünüyor?

           Kullanıcılar, bu teknolojinin yüksek grafik gücü gerektiren oyunlarda ek bir performans sağlamayacağı yönünde yanlış bir fikre kapıldılar. Ancak kartların oyun içinde yansımaları gösterebilmek için aynı kareyi (ressam örneğinde olduğu gibi) birden fazla kez çizmesi gerekiyor. Bu durumun grafik kartlarını tıpkı tek kişilik bisiklete, iki kişi binmeye çalışmak gibi zorluyordu. Ama RTX’in sunduğu bu ışık molekülü taklidi, kartların üzerinde ki ek baskıyı azaltıyor ve daha performanslı çalışmasına yardımcı oluyor. Kaldı ki geliştirilen CUDA çekirdekleri, Vram performansı, bellek bant genişliği vb. gibi ek geliştirmelerle günümüzde en hızlı ve güçlü grafik kartlarını kullanabiliyoruz.

            Tanıtılmasından 10 yıl önce ışın izleme özelliğini geliştirmeye başlayan Nvidia, Hollywood film sektöründe yapımcıların sıklıkla kullandığı bir özelliktir. O yıllardan itibaren film sahnelerinde ışığın yansımasını taklit eden bir grafik motoru ile oluşturulması, günler beklide haftalar süren görüntüleri çokta farkına varamadan izledik.

           Peki ya geliştirilen bu teknolojiyi sadece oyun ve film sektöründe mi kullanacağız? Işık moleküllerinin hareketlerini algoritmik hesaplamasında çok yüksek matematiksel hıza ulaşabilen bu GPU’lar, tanıtıldıkları ilk anlarda kripto para sektöründe ki madencilerin ağzını sulandırdı. Her ne kadar güç tüketim verileri bu iş için çokta uygun olmasada, yenilenebilir enerji kaynağı kullanan bir madenci için bal kaymaktan farkı olmayan bir durum oldu. Madencilik bir yana dursun Nvidia’nın da çok başarılı olduğu yapay zekâ hesaplamalarında, süper bilgisayar ve Quantum bilgisayarlarında, uzay sanayinde kullanılmaya çalışan bu teknolojinin daha başka nasıl geliştireceklerini büyük bir merakla bekliyoruz.

“SİZCE GRAFİK KARTLARINDA GELİNEBİLECEK SON NOKTAYA GELDİK Mİ ?”