Kara Delik fotoğrafı ilk kez net bir şekilde aktarıldı ve bilim insanları başta olmak üzere bütün dünyayı etkiledi. Bu yazımızda kara deliklerin gizemli taraflarını ve hakkında bilinmeyenleri ele alıyoruz.
Bugüne kadar çekilen fotoğrafları sayesinde kara deliğin Güneş’in kütlesinden 6.5 milyar kattan daha büyük olduğu tespit edildi. Başak (Virgo) Takımyıldızı’nda yer alan M87 Galaksisi gezegenimizden 53 milyon ışık yılı uzaklıkta, Dünya’dan yaklaşık olarak 520 kentilyon kilometre (520,000,000,000,000,000,000 kilometre) uzaklıkta.
Yeni ve daha net olan fotoğraf da Güneş’in kütlesinin 4 milyon katı büyüklüğündeki dev kara delik yaklaşık 26 bin ışık yılı uzaklıkta. Fotoğrafta dev kozmik cismin, güçlü çekim kuvvetine kapılarak hızlanan aşırı sıcak gazdan gelen ışıkla çevrili olduğu görülmekte. Bu çembere yığılma diski adı veriliyor. Parlak dev kozmik cismin ortasındaki karanlık bölge de kara deliğin merkezini göstermekte.
Peki Nedir Bu Kara Delik?
Kavram ilk olarak 18. yüzyıl sonunda, Newton’un evrensel çekim kanunu ile ortaya çıktı denilebilir. Fakat o yıllarda sorun “kaçış hızının” ışık hızından daha büyük olmasını sağlayan kütleli cisimlerin var olup olmadığının bilinmemesiydi. Bu yüzden kara delik kavramı, 20. yüzyılın başlarında ve Albert Einstein’ın genel görelilik kuramının ortaya atılmasıyla fantastik bir kavram olmaktan çıkmıştır ve bilim dünyasında yer edinmiştir.
Üzerine ilk temel çalışmalar ve varlıkları hakkındaki ilk sağlam belirtiler 1960’lı yıllarda yapıldı. Bu cismin ilk gözlemi ise 1971 yılında Uhuru uydusu tarafından gerçekleştirildi. Uydu, Kuğu takımyıldızının en parlak yıldızı Cygnus X-1 isimli yıldızda X ışınları kaynağı olduğunu saptadı.
“Kara Delik” terimi için daha önceden “Schwarzschild cismi” ve “kapalı yıldız” terimleri kullanıldı. Bu ismi 1960’lı yıllarda Amerikalı fizikçi John Wheeler verdi.
Einstein Genel Görelilik Teorisi
Einstein’ın Genel Görelilik teorisi, büyük nesnelerin evrenin yapısını çarpıtma kuvveti olduğunu iddia etmiştir. Bu kuvvet ile uzay-zamanda oluşan yırtılmalar ya kütle-çekim ya da yerçekimi olarak kendini gösteriyor. Einstein’ın çalışmaları, oluşan yerçekimini uzay-zaman bükülmelerinin ayrıca madde ve enerji dengesinin bozulmasını sebep olduğundan bahsediyor.
Bir kara deliği direkt olarak doğrudan gözlemlemek imkânsızdır. Bilindiği gibi bir nesnenin varlığını görebilmemiz için ya nesnenin kendisinden ışık çıkmalı ya da kendisine gelen ışığı yansıtmalıdır. Halbuki kara deliklerin çok yakınından geçen ışıkları bile yuttuğu bilinmektedir. Bir Kara Deliğin varlığı, çevresi üzerindeki çekimi, özellikle bu deliklerin üzerine düşen yakınındaki maddenin son derece ısınmış olmasından ve güçlü bir şekilde X ışını yaymasından anlaşılmaktadır. Böylece gözlemler dev veya ufak boyutlardaki bu tür cisimlerin varlığını ortaya koymaktadır ve bu gözlemlerin kapsadığı ve genel görelilik kuramına uyan cisimler yalnızca kara deliklerdir.
Stephen Hawking’e Göre Kara Delik
2015 Ağustos’da Stephen Hawking 40 yıllık paradoksa çözüm getirdi. Stephen Hawking’e göre Kara deliğin tahmin edildiği gibi çok geniş olmadığı fakat dönüyorsa mutlaka farklı bir evrene geçiş sağlayacağı belirtilmektedir. Ama bir kere kara delikten diğer evrene geçilirse tekrardan bu evrene dönülemeyeceği de Hawking tarafından aktarılmaktadır.
Stephen Hawking’e göre kara delikler resmedildikleri gibi kara, her şeyi içerisine çekerek yok eden ve sonsuzluğa gönderen birer öğütücü değildir. Fakat bu açıklama Albert Einstein’ın izafiyet teorisine ters düşmektedir. Çünkü Einstein’ın teorisine göre kara deliğe giren cisim ya da madde yıkıma uğrar ve uzayda kaybolur. Ama Einstein’ın izafiyet teorisine karşı gelen bir “Kuantum Teorisi” var. Kuantum Teorisine göre evrende var olan bilgi asla yok olmaz. 1970’lerden beri bu iki teori birleştirilememiştir. Matematikçiler ve bilim adamları iki teoriyi “bilgi kaybı paradoksu” olarak isimlendirmektedir.
Stephen Hawking’e göre bilgi, kara delikten geçmiyor, süper çeviri denilen aşamada “olay ufku” denilen yerde duruyor. Hawking’e göre bu kara delikler top gibi yuvarlak cisimler değil fakat onları top gibi düşünürsek asıl olay ufku topun yüzeyinde kalan kısmıdır. Süper çeviri aşamasında bilgiler olay ufkunda kaybolmuyor. Yani basit bir dille Hawking’e göre bilgi kaybolmuyor, olay ufkunda kalıyor. Fakat kaybolmayan bilgi bu şekliyle kullanılmamış kabul ediliyor.
Yazarın Kişisel Görüşü
Interstellar filmini ilk izleyenler gerçekten bir kara delikten geçildiğinde milyonlarca gelecek ve geçmiş ihtimali olduğunu gördü. Belki geçmişi değiştirmek için kara deliğe gitmek gerekebilir ama geleceği değiştirmek için bu kadar ışık yılına gerek yok :). Tek gerekenin daha iyi bir hayat için elinizden geleni yapmak olduğuna inanıyorum. Yakında başka bir yazı ile görüşmek üzere…
Önceki yazımız için tıklayınız.
Gönüllü olarak ben de bedavaya eşek gibi blog yazıları yazabilir miyim?
Tabi ki dilediğiniz gibi yazabilirsiniz. İster insan gibi, ister eşek gibi. Tamamen sizin tercihiniz.