Milli Elektrikli Tren Setinin üretimi için TÜRASAŞ, TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ ve TÜDEMSAŞ proje için bir araya gelip güçlerini birleştirdiler. 2021 Haziran ayında yolculu testlere başlanılacak.
Demiryolu, 2023 hedefleriyle Cumhuriyetin 100. yılında ulaşıma damgasını vurmaya hazırlanmaktadır.
Tren ile tanışmamız nasıl başladı?
Karar aşamasından yapım aşamasına kadar ilginç olaylara sebep olan demiryolu çalışmaları, ayrı bir tarih olayıdır. Anadolu topraklarının zenginliği Osmanlı zamanından beri bilinir. Bu toprakların kullanıldıkça altına dönüşeceğini bilen Osmanlı, hem toprakların verimini arttırmak hem de halk için faydalı olacak bir yola koyuldu. Demiryolu!
Sultan Abdülmecid’in başlatıp Abdülaziz Han’ın devam ettirdiği bu demiryolu hatlarının amacı, yurtta işlevselliği arttıracak, ulaşımı kolaylaştıracak ki bu savaş zamanları için en iyi yoldu, en önemlisi de ticareti zenginleştirerek ekonomiyi güçlendirecekti.
Kahire-İskenderiye ile başlayan ilk sefer insan gücü ile kömür yakıtı kullanarak yapılıyordu. Buharlı tren, içi su dolu kazanın alt kısmında ocak tarzında ateş yakılacak hazne vardır. Ocağın başında duran görevli, ateşin sürekli yanabilmesi için yeterli olan kömür miktarını kontrol eder. Ateş azaldıkça sürekli olarak kürekle kömür ekler. Isınan kazan üzerindeki suyu kaynatarak buharlaştırır. Buhar olmasındaki amaç, hareket koluna giden borulara basınç uygulamasıdır. Buhar tekerleklerin kollarına, yani ana vanaya ulaşır, basınçla hareket eden vana kollarını çalıştırarak ona bağlı diğer kollar da harekete geçer. Sistematik olarak tekerlekleri de harekete geçirir ve ilerler…
O zamanın imkan verdiği destekle verimli adımlar atılmaya çalışılmış, şehirler arası hatlar düzenlenmiştir. Artık ulaşımdaki gün sayısı saate dönmüştür. Osmanlı’nın çeşitli zenginliklerinin farkında olan Almanya, Anadolu’ya yönelerek mali açıdan kendisini geliştirmek istemiştir. Görüşmeler sonucunda Bağdat demiryolu projesinin en büyük demiryolu yatırımını yapmış, imtiyazı Almanlara verilmiştir. Böylelikle Alman İmparatoru, Sultan 2.Abdülhamid Han ile dostluk kurmuştur.
Abdülhamid Han’ın uzun zamandır hayali olan Hicaz demiryolu projesiyle bu birleşecektir. Hicaz toprakları o dönemde Osmanlı devletinin himayesi altındaydı. İki demiryolunun birleştirilmesi ile İstanbul, Şam üzerinden Medine ve Mekke’ye bağlanacaktı. Amaç, kutsal topraklara olan ulaşımı kolaylaştırmak ve en önemlisi güvenli bir şekilde hac ibadetleri yapılacaktı. O zamanlar kutsal topraklara deve ile 12 günde gidiliyordu. Çeşitli hastalıklar ve saldırıya maruz kalabiliyordu Hac yolcuları. Sultan 2. Abdülhamid’in öngördüğü proje ile İstanbul-Mekke arasının 120 saate indirilmesi hedefleniyordu.
Hicaz demiryolu diğer demiryollarının aksine dış kaynaklara ihale edilmeyecek, tamamen iç kaynaklardan finanse edilecek, yerli demiryolu olacaktı. Sultanın bu açıklaması, diğer ülkelere de yayıldı. Ülkeler bu haberi aylarca gazetede bastılar. Bazı yerlerde ‘Kutsal Hat’ olarak bahsediliyordu. Bu meşakkatli projenin gerçekleşmesi için mali açıdan destek gerektiğini bilen vatandaşlar ve dış ülkeler, yatırımlar göndermiştir. Gelen bağışlar proje için gerekli sermayenin önemli bir kısmını sağladı. Sultan 2.Abdülhamid Han bu duruma teşekkür olarak özel Hicaz demiryolu madalyaları yaptırdı. Bağış yapanlara ve hizmette yardımcı olanlara verilen bu madalya, diğer insanları da bağış yapmaya teşvik ediyordu. Bazı kaynaklarda adı geçen proje için borçsuz yapılan tek demiryolu olarak anılmaktadır.
Sultanın en büyük projelerinden biri olan Hicaz demiryolu, derinlerde tarihin önemli yapılarını barındırıyor.1900 yılında başlanan projenin başında, Alman mühendis Meissner bulunuyordu. Çalışmanın önemli kısmında bulunanların çoğu ise Türk’tü. Hat boyunca karşılaşılan dağ, nehir vb. engelleri aşmak için köprü ve menfez, demir köprü, tüneller, istasyon, su deposu da yapıldı. Türkler bu alanda çalışırken kendilerini de geliştirmişlerdir.
Demiryolunun gittikçe yol kat ettiğini gören Batılılar engel koymaya çalışmış ama durduramamıştır. Bozgunlarda zayiat almasına rağmen Hicaz demiryolu hattı, her defasında ayaklanıp tedbirlerini arttırarak askerler tarafından korunuyordu. Uzun meşakkatler sonucunda Hicaz demiryolu hattı Medine’ye ulaşmıştır. Toplanan bağışlarla tamamen yerli bir girişimin eseri olmuştur. (Sultan 2.Abdülhamid Han tahttan indirildikten sonra savaş nedeni ile Hicaz demiryolu üzerindeki Osmanlı hakimiyeti sona ermiştir.)
Günümüze doğru yaklaşırsak;
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra devletleştirilen demiryolu, TCDD (Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolu) işletmesi adı altında yürütülmüştür. Önceki dönemden 4.136 kilometrelik bir demiryolu Cumhuriyete miras kalmıştır. Zaman ilerledikçe demiryolu yapımı ve yenilemelerine ayak uydurmak için mevcut demiryollarının modernizasyonu günümüz teknolojisinin gerektirdiği biçimde güçlendirilmiştir. Teknik ömrün uzatılması için yenilenen ürünler ayrıca yerli fabrikamızdan alınmaya öncelik gösteriliyor. TCDD’nin ilerleyişinde etkili kolları şunlardır:
TÜLOMSAŞ: Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi. TCDD’nin ihtiyacı olan çeşitli tipte lokomotif, demiryolu bakım araçları, bojili yük vagonları, dizel motorlar, alternatör, cer motorları, çelik ve pik döküm üretimi gerçekleştirmektedir.
TÜVASAŞ: Türkiye Vagon Sanayi. TCDD’nin raylı araçların ve parçalarının imalâtı, onarımı ve bakımından sorumludur.
TÜDEMSAŞ: Türkiye Demiryolu Makinaları Sanayi. Esas işi yük vagonu üretimi ve tamiri. TCDD’nin kullanmakta olduğu buharlı lokomotif ve yük vagonlarının onarımını yapmaktadır. Ayrıca İlk yerli otomobil Devrim‘e ait motor bloklarının dökümü TÜDEMSAŞ teknik personeli tarafından yapılmıştır.
TÜRASAŞ: Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayi. Yukarıdaki şirketlerin öncülüğünde tek koldan yürütülmesine karar verilen Ankara merkezli devlete bağlı şirkettir.
Zaman ilerledikçe demiryolunun önemi daha da artmıştır. TCDD’nin kolları çoğaldıkça çalışmalar hızla devam etmektedir. Kömür ile başlayan serüven elektrikli sistemle büyümektedir.
Elektrikli trenler; Her tekerde elektrik motoru bulunmaktadır. Üretilen elektrik ile motorlar çalışır. Vagonlar eklenirken kablo bağlantıları da yapılır. Yani trenler elektrik motorlarıyla çalışır. Bu ilerleme sayesinde “Yüksek Hızlı Tren” (YHT) projesinin inşaatına başlanmıştır.
2002-2012 yılları arasında 12 adet Yüksek Hızlı Tren Seti, 32 adet Banliyö Tren Seti, 12 adet DMU Tren Seti, 89 adet Dizel Elektrikli Tren Seti ve 4 adet de yerli DMU Tren Seti imal edildi.
Günümüz demiryolu projelerinin büyük bir adımı Marmaray ile olmuştur. Marmaray, Asya ve Avrupa kıtalarının birbirine bağlayan İstanbul boğazının altından geçen demiryolu hattına verilen isimdir. Ekonomiye büyük katkısı olmuştur. Bu fikir uzun süredir düşünülmüş ve uğraşlar sonucu 2013 yılında hizmete girmiştir.
Sıradaki büyük projeler arasında Milli Elektrikli Tren Seti projesi bulunmaktadır. Sakarya raylarında test sürüşleri başlanmıştır. Milli elektrikli tren setinin maksimum hızı 200 kilometreye ulaşıyor. Emniyeti ön planda olmak üzere yolcu memnuniyeti her açıdan düşünülmüş bir proje, 5 araçtan oluşan setin toplam koltuk kapasitesi 324 olup bunlardan iki adedi engelli yolcular için ayrılmıştır. Aracın yüklere, darbelere ve herhangi bir kaza anında çarpışmalara karşı tasarlanmış alüminyum ekstürizyon profillerden üretilmiştir. ASELSAN bu projeye, Tren Kontrol ve İzleme Sistemi gibi önemli kısımlarında yardımcı oldu.
Yapılan bu gelişmeler Türkiye için adından söz ettirecek ve gücünü arttıracak adımlardır. Konuyla ilgili TÜVASAŞ Genel Müdürü İlhan Kocaarslan:
“Ülkemiz yurt dışından tren setleri alan değil, yurt dışına bu tren setlerini satacak bir ülke konumuna gelmiştir.” diyerek, kendi imkanlarımızın gücünü de belli etmiştir.
Dileriz Cumhuriyetimizin 100. yılında demiryolu ulaşım sistemine damgasını vurur. Ülkemizin haklı gururunu yaşarız…
Yeni haber ve gelişmelerden geri kalmayın!
Eksiksiz ve güzel bir yazı olmuş elinize sağlık
Çok teşekkürler <3